Öngörülebilirlik İlkesi Nedir?
Öngörülebilirlik ilkesi, kişinin karşılaşacağı durum ve sonuç hakkında bilgi edinmesi ve bunların önceden tahmin edilebilmesi için kullanılan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, özellikle hak ve özgürlüklerin korunması için önemli bir hukuk prensibi olarak kabul edilmiştir. Öngörülebilirlik ilkesi, özellikle devlet veya yönetimlerin kamu otoritesini kullanarak, müdahaleci girişimlerde bulunmalarının, yurttaşlar veya kurumlar üzerinde baskı yaratmadığını garanti etmeyi amaçlamaktadır.
Öngörülebilirlik İlkesinin Kökeni
Öngörülebilirlik ilkesinin kökleri, 16. yüzyılda İngiltere’de gelişti. Çoğu zaman, İngiltere’deki yüksek mahkemelerin, yönetimin ve devletin aşırı müdahalesini önlemek için sınırlarını koyduğu düşünülür. İlke, özellikle İngiltere tarafından hakim olan tüm krallıklarda gittikçe daha da önem kazandı. Bu krallıklar arasında, 17. yüzyılda kurulan Fransız Krallığı, İspanyol ve Hollanda krallıkları da vardı.
Öngörülebilirlik İlkesinin Amacı
Öngörülebilirlik ilkesinin temel amacı, kamu otoritesinin kullanımının, kişilerin ve kurumların hak ve özgürlükleri üzerindeki baskısını azaltmaktır. Bu ilke, devletin hareketlerinin öngören ve öngörülen kurallara uygun olmasını ve aşırı müdahaleci bir yaklaşım sergilememesini sağlamayı amaçlamaktadır. Öngörülebilirlik ilkesi, kişilerin ve kurumların önceden tahmin edebilecekleri müdahalelerin önlenmesine yardımcı olur.
Öngörülebilirlik İlkesinin Uygulanması
Öngörülebilirlik ilkesinin uygulanması, devletin, özellikle de yönetimin, hak ve özgürlükleri korumanın yanı sıra, kişilerin ve kurumların önceden tahmin edebilecekleri kurallara uymasını sağlamak için önemlidir. Bu nedenle, kuralların ve yönetimin belirlenmesi ve uygulaması, kamuoyunun önceden bilgi edinmesi için gerekli olanın çok iyi anlaşılması için belirlenmelidir.
Öngörülebilirlik ilkesi, kişilerin ve kurumların hak ve özgürlüklerinin korunmasının yanı sıra, devletin veya yönetimin müdahalelerinin önlenmesi ve öngörülmesi için önemli bir prensiptir. Bu ilkenin uygulanması, kişilerin ve kurumların önceden tahmin edebilecekleri müdahalelerin önlenmesine yardımcı olur ve devletin veya yönetimin hareketlerinin öngörülen ve öngören kurallara uygun olmasını ve aşırı müdahaleci bir yaklaşım sergilememesini sağlar.